Yaşananları, etkileşimleri gördükçe yeni fikrim bu.
Önümüzdeki süreçte sosyal medyadan uzak duran kazanacak.
İlk aklıma gelen ise Sevgili Vahide Perçin.
Sosyal medya hesabı yok, hem başı ağrımıyor, hem de ulaşılmazlık, eskiden olduğu gibi onu daha çekici yapıyor...
Hadi biraz didikleyelim sosyal medyada olanları:
REKLAMLARDAN SIKILDIK
Yapılan reklamlardan sıkıldık, ünlülerin reklamlarına güvenmiyoruz.
Kullanmadıkları, deneyimlemedikleri sağlığımızla ilgili ürünleri tanıttıkları uzun süreçte ortaya çıktı. Şimdi biri reklam yaptığında, ilk zamanki gibi inanmıyor, sipariş vermiyoruz.
Kıyafet konusunda, cepte para varsa, fiyatı da uygunsa belki sipariş veriliyor ama, eve gelen ürün son derece kalitesiz, reklamdaki gibi çıkmadığı için, orada da güven sarsıldı.
YARDIMLAR HEP BİZİM ÜZERİMİZDEN...
Yapılması istenen yardımlar, kampanyalar hep bizim üzerimizden olmaya başladı...
Yardım yapılması için hemen hemen herkes "maaşla" çalışan, üstelik de asgari ücretle çalışan insanlardan yardım ister oldu.
"Yufka yüreğimizden kıymalı börek yaptılar" diye bir duvar yazısı vardı; o geliyor aklıma... Bence durumumuz tam da bu...
Bir de bu yardımlara dolandırıcılar eklendi, hasta çocukların adını bile kullanarak yardım dolandırmaları yaptılar, yapılmaya da devam ediliyor.
Yardımda da güven sarsıldı.
HER KONUDA ELEŞTİRİ YORDU...
Her konuda olumsuz ve saçma eleştiri yapılır oldu.
İronik bir örnek vermem gerekirse, masasında simit yerken gördükleri ünlüye bile "ooo paran var bu devirde biz simit alamıyoruz sen simit yiyorsun" eleştirisi bile geldi.
Çoğu tanınmış kişi, yorumları kapattı...
Sosyal medya baskısı yordu.
TOPLUM BASKISI ÇOĞALDI...
Yaşanan olay akabinde herkesin sosyal medya hesabında benzer paylaşım yapması, bu paylaşımları yapmayanların veya gündemdeki olay haricinde bir paylaşım yapanların olumsuz yönde eleştirilmesi, kişiler üzerinde de yoğun baskı yaratıyor.
Cem Yılmaz, bu yoğun baskıyı yaşayan ünlülerden ilk aklıma gelen.
Toplumsal bir acıyı tek başınıza yaşamanıza sosyal medya izin vermiyor, illa ki bir paylaşım yapmak zorundasınız. Eğer yapmazsanız, "hain" olarak bile suçlanabilirsiniz. Hatta particilikle bile suçlanabilirsiniz.
Bu ve buna benzer pek çok hikaye var sosyal medya terörü dediğimde aklıma gelen, sizin de kim bilir neler geliyor yazıyı okurken aklınıza...
Ebru Şallı'nın oğlunun ardından yaptığı paylaşımlar mesela... Ebru Şallı'yı 4 duvar arasında duvarları yumruklarken, saçını başını yolarken göremeyen çok büyük bir kesim, adeta linç etti.
İzmir Depremi ile ilgili "reklam yardımı" yapıyorsunuz, yapmayın, yardım yapıyorsanız yapın lütfen, bunun için bu kadar bağırmanıza gerek yok diyenlere bile "sen ne yardım yaptın ki bunu yazıyorsun" naraları ise atılmaya devam ediliyor.
Yani kısacası, sosyal medya terörünün içinde debeleniyoruz.
Yaşananları, etkileşimleri gördükçe; duydukça benim yeni fikrim bu.
Önümüzdeki süreçte sosyal medyadan uzak duran; ya da mesafe koyabilen "ünlü" kazanacak.